ÜZÜNTÜLERİMİ BİLDİRİYORUM !..
62 yıllık yaşamımda değişik yaşlarımda 4 tane “Akıl Hocam” oldu..
Babam, Hüseyin Amcam, Hüseyin Demirgiller Amcam dünyalarını değiştirdi, “Yukarıda” mutlaka “kızdırmacasına” tavla oynuyorlardır..
Dördüncü, yani Süleyman Atik Amcam ise, 90 yaşında ve maşallah hala bana “doğru yol” tavsiyelerine devam ediyor..
Süleyman Amcam müthiş “Gerçekçi” bir “Bilge”dir.. Duygulara çok önem verir ama müthiş zekası önde gelir..
Tam 45 yıldır öğrencisiyim Süleyman Amcam’ın..
Şimdi siz bana deseniz ki, Memo bir cümlede söyle ;
- Bu Bilge’den ne öğrendin ?
- “Yol”una duyguların yön verir ama yürümeye başladığında aklını kullanmalısın !..
Ben de acayip duygularıyla yaşayan bir tip’im !..
O yüzden bana çok fırça atmışlığı vardır ve hala devam ediyor:)..
En çok da, üstüne basa basa öğrettiği şeylerden biri ;
- Şikayet etme, şikayet edeceğine git kendin yap !..
İşte bu nedenle, yani gidip kendim yapamayacağıma göre, şikayet etmiyorum, üzüntülerimi bildiriyorum !..
Üzüntülerimi bildirdiğim birinci kurum TFF Futbol Gelişim Direktörlüğü..
3 gündür U19 Türkiye Şampiyonası nedeniyle Antalya’dayız..
Düzenleyen Kurum : 2008’den beridir Türk Futbol Gençliği’ni yönetmekte olan TFF Futbol Gelişim Direktörlüğü..
Sorumluluğu U14, U15, U16, U17 ve U19 yaşları kapsar..
Yani 30 milyon genç nüfusu olan güzel ülkemizin en önemli yaş gruplarının düzenleyicisi, denetçisi ve uygulamacısıdır..
Yıllardır sezon içinde uygulanmakta olan ve % 75 oranında “doğru” olan bir karar var :
- Genç Oyuncu haftada 1 tane Resmi Maç oynar..
Antalya’daki U19 Türkiye Şampiyonası’nda ve devamında yapılacak olan U14, U15, U16 ve U17 Türkiye Şampiyonalarında geçerli olmak üzere, bu sezon yeni bir kural getirilmiş !..
1. Maçlar berabere biterse, 30 dakika uzatılacak, beraberlik yine bozulmazsa, galibi penaltılar tayin edecek..
2. Maçlar ilk 2 gün arka arkaya oynatılacak, üçüncü maçlar bir gün aradan sonra oynatılacak.
Biz henüz maçlar başlamadan, Altınordu Futbol Meslek Okulu Direktörümüz Savaş Serdar vasıtasıyla, Antalya’ya geldiğimiz gün;
- Yapmayın etmeyin, sporcu sağlığı açısından sakıncalı !..
- Sezon başında yayınladık, neden itiraz etmediniz !..
- Yayınladığınız metin “Finaller” diyor.. Maçlar Lig usulü oynanır, Finaller uzar ve gerekirse penaltılara geçilir, şeklinde anladık.
Finaller deyince de, Türkiye Şampiyonası’nda gruplar bittikten sonra, 3.cülük - 4.cülük ile 1.cilik - 2.cilik maçları olarak algılanıyor Hocam..
- Bu saatten sonra yapacak bir şey yok, değiştirilemez, böyle oynanacak !.. Allah’ın emri !..
Bu arada Trabzonspor’un Gençlik Geliştirme Teknik Direktörü Cem Bağcı ile konuştum.. Almanya’da doğmuş, büyümüş bir “Alt Yapı Futbol Adamı” olan Cem Hoca’yı çok beğenirim..
Trabzon’da göreve geldiğini duyduğumda “Bilgi ve Birikimi”ni Türk Gençleri’mize aktaracağı için çok sevinmiştim..
Cem Hoca az ama öz konuşan müthiş düz bir Adam’dır. % 75 Alman, % 25 Türk karışımı yani.. Bu genetik karışım çok iyidir..
- Yahu Cem Hoca, anlatsana, Almanya’da Gençler Şampiyonaları nasıl oluyor !..
- Mehmet bey Almanya’da Gençler Şampiyonaları’nda bir gün oynarsın, bir gün dinlenirsin.. Maksat çocuğun gerçek performansını görmektir.. NOKTA.
Ardından Almanya Temsilcimiz Yasin Özçelik ile konuşuyorum, kendisi U17 Milli takımımızın maçlarını izlemek üzere Hırvatistan’da..
Milli Kalecimiz Berke’nin maç performansını değerlendirdikten sonra, konu Antalya’da 120 dakika oynama zorunluluğuna geliyor.
O da şu anda Hırvatistan’ın Rijeka kentinde oynanmakta olan UEFA Avrupa U17 Şampiyonası’nı örnek gösteriyor.
- Mehmet bey, şu anda burada da birer gün dinleniyorlar. NOKTA.
Biz Galatasaray maçına çıkıyoruz..
“Şeytan’ın işi yok” de, “Sakınan göze çöp batarmış !.. de, “Murphy Kanunları” dee, ne dersen de.
Galatasaray – Altınordu maçı çok tempolu geçiyor.. Galatasaray daha organize bir takım hüviyetinde ama 90 dakika 0 – 0 berabere sonuçlanıyor.
Maç 30 dakika uzatmalara kalıyor. Galatasaray 1 – 0 öne geçiyor ve maçı bu şekilde bitirmek amacıyla geriye yaslanıyor..
Bizim çocuklar maçı 1 – 1’e getirebilmek için, var güçleriyle bastırıyorlar, oyunu rakip sahaya yıkıyorlar..
Son dakika kornerine 2 stoperimiz birden gidiyor, bir ön liberomuzu geride bırakıyoruz. Kornerden dönen top GS’ın o maçtaki en iyi oyuncusu 7 numaraya geliyor.
7 numara topu dürtüyor, bizim ön liberomuz sert giriyor. 7 numaranın ayağı kırılıyor !.. NOKTA.
Sonrasında adının Alperen olduğunu öğrendiğimiz 7 numarayı hastanede ziyaret ediyor arkadaşlarımız..
Müthiş “Olgun” bir delikanlı.. Sanki 19 değil 59 yaşında.. Alperen’in sözlerine kulak açalım lütfen ;
- Abi ben çok yorgundum, gördüm ama darbeden kaçamadım!.. Arkadaş çok yorgundu, yetişemeyeceğini anlayınca son bir hamle atladı !..
Bitmedi !..
Moralsiz Galatasaray U19 takımı, hemen ertesi günü ikinci maçına çıktı. 90 dakika yine 0 – 0 bitti !.. Uzatmalarda da 1 - 1 oldu !.. Penaltılarla yenildiler..
Dinlememiz lazım !..
Sadece Alperen “Evladımız”ı değil, izlediğim 2 tane 120 dakika maçta, son 30 dakika içinde ayağına kramp giren “Evlatlarımız”ı da dinlememiz lazım arkadaşlar !..
Sakın ha !..
U14 Türkiye Şampiyonası’nda bile bu kural uygulanacakmış, aman n’olursunuz yapmayın, sakın yapmayın !..
TFF Futbol Gelişim Direktörlüğü’ne,
Antalya’da U19’lar ile başlayan Türkiye Gençler Şampiyonaları çerçevesinde, yerinde gördüğüm 2 önemli değişikliğin yapılması konusunda bilgilerinizi arz ederim ;
1. 30 dakika Uzatma Kararı :
U19 Türkiye Şampiyonası’nda uygulanan ve açık bir şekilde “Sporcu Sağlığı” yönünden “Olumsuz” görünen 30 dakika uzatma kararının,
Mayıs ayında arka arkaya devam edecek olan U14, U15, U16 ve U17 Gençler Türkiye Şampiyonaları’nda uygulanmamasını, direkt olarak penaltılara geçilmesini,
2. Maçların 1 gün ara verilmeden oynatılması kararı :
Maçların birer gün arayla oynatılmasını, Çocuklarımızın/Gençlerimizin Sporcu Sağlığı açısından önemle arz ederim.
Formül basit :
U14’ler ile U15’ler birlikte gelirler. Bir gün U14’ler oynar, bir gün U15’ler..
U16’lar ile de U17’ler birlikte gelirler. Bir gün U16’lar oynar, bir gün U17’ler..
Konu “Geleceğimiz Çocuklarımız” ise, konu “Türk Gençliği” ise, sorunun “para” veya “sponsor” olacağını düşünmek dahi istemiyorum..
Saygılarımla,
Seyit Mehmet Özkan
Altınordu FK Başkanı
Üzüntülerimi bildirdiğim ikinci kurum ise çok sevdiğim Bursaspor Kulübü..
Hepimizin bildiği üzere, alt yapısına en önem veren 3-5 kulüpten bir tanesi Bursaspor’dur. Belki de en önemlisi..
Neden en önemlisi ?
Çünkü Bursa kentimiz, ağırlıklı olarak Balkan Göçmenleri’nin çok yoğun olarak yaşamakta olduğu bir bölgedir..
Zaten bugüne kadar, Bursasporumuz’un alt yapıdan çıkardığı oyuncuların da genetiğine baktığınızda hep “Balkan Göçmeni Genetik” çıkar karşınıza..
Balkan genetiğinin özellikleri olan “ince, uzun, atletik yapı ve hırslı kişilik” yapısı her sporda önceliktir..
Mesela benim gençlik yıllarımın yıldız oyuncusu, Bursaspor’un efsane kaptanı Sedat 3, yani Sedat Özden ***
Antalya’ya geldik ki ne göreyim, Bursaspor U19 takımında 2 yabancı oyuncu var..
Aman Allahım, gözlerime inanamıyorum !.. Bir daha bakıyorum, evet karşımdalar !..
Hani bunu Bursaspor yapmasa, başka bir kulüp yapsa, lanet olsun deyip, geçip gideceğim !..
Ama bu yabancı oyuncuların üzerinde Bursaspor forması var !..
Sakın bana kimse “ırkçılık” falan yapıyorsun demesin, yemem kardeşim !..
85 Milyon nüfusuz. Boşnak, Arnavut, Azeri, Kazak, Türkmen, Özbek vs.. akrabalarımızla birlikte 250 milyonuz..
Biz “Yetişkinler”, bu topraklarda yaşayan 30 Milyon gencimiz var, diye böbür böbür böbürleniyoruz..
Yapmayın arkadaşlar !..
Bu kadar da “Vahşi Kapitalist” olmayın lütfen !..
Al yabancı oyuncuyu, A takımda oynat kardeşim !..
Ama nereden çıktı bu şimdi, “Genç” takımda Yabancı Oyuncu oynatmak kardeşim !..
Siz değil misiniz, Okan Yılmaz, Sercan Yıldırım, Volkan Şen, Ozan Tufan, Serdar Aziz, Enes Ünal, Batuhan Altıntaş, Eren Albayrak, Muhammet Demirci, Ertuğrul Ersoy, Serdar ve Serkan Kurtuluş kardeşler ve isimleri henüz duyulmayan yüzlerce genci, siz değil misiniz Türk Futbolu’na armağan eden !..
Şunu şurasında ülkemizde Futbol Alt Yapı ile "Gerçekten" ilgilenen kaç kişiyiz zaten !..
Benim derdim, Bursaspor yapmasın kardeşim !...
Siz yapmayın, bırakın bu saçmalığı, bu işi bilmeyen “popülist” bir başkası yapsın !..
Bu yüzden çok, çok, ama çookk üzgünüm !..
“Zengin” ve/veya “Az Nüfuslu” ülkelerle bizi bir tutmayın kardeşim !..
Evet, yazım bitti, buraya kadar..
Sonuna kadar okuyanlara teşekkür ederim.
Beni anlayanlara müteşekkirim.
Beni anlamayanlar ile işim olmaz, zaten onların yolu başka yol..
Benim ismim mi ?
Şu anda ne ismimin, ne de yaptığım işin önemi yok !..
Nereden geldiğini bilen biri diyelim, yeterli..
Kırşehir’li Seyidoğlu İbrahim’in Torunu,
Kırcaali Akpınar köyünden Hocaların oğlu Adil’in Torunu,
Şumnu’lu Kırım Tatarı Çıkıkçı Habibe Hanım’ın Torunu,
Gümülcine’li Fehime Hanım’ın Torunu,
Çanakkale Şehidi Kahveci Tatar Mehmet’in Kızı Habibe’nin Torunu,
Şehidinden sonra 4 evladını tek başına aslanlar gibi büyüten Şaman Leyla Ninemizin Torunu..
İçimizden, hepimizden biri…
Takıldım yahu !..
Allah, Allaaahhh !!!!!..
Afrika nereeeee, Bursa nereeeee !..