C.Sezai ÖNCÜ
Bornova Merkez AFO Koordinatörü
YAZARLAR
Seyit Mehmet ÖZKAN
EMEĞE SAYGI!
12.12.2024
Hasan YÜKSEL
GEGİÇ USTA
2.12.2024
Kenan AKSEKİ
AZMİN ZAFERİ
25.04.2024
C.Sezai ÖNCÜ
BİRLİKTE GÜÇLÜYÜZ
22.05.2023
Ümit ÖZIŞIK
SÖNMEYEN MEŞALE
8.05.2023
Cüneyt YİS
GİDECEĞİNİZ YÖNÜ BİLMEK HIZDAN DAHA ÖNEMLİDİR!
1.05.2023
Nuran ÖZEŞER
ÇOCUKLARIMIZIN FUTBOL TEMEL EĞİTİMİ
24.04.2023
Bülent KAYITKEN
"KONTROL VE PAS"IN KISA HİKAYESİ
17.04.2023
Rıfat Osman AŞÇILAR
BİRLİKTEN GÜÇ DOĞAR
10.04.2023
Fevzi KUVVETLİ
ÖZEN YOKSA ÖDÜL DE YOKTUR…
3.04.2023
BİRLİKTE GÜÇLÜYÜZ
Çocuklarımızın kalplerindeki sevgiyi yeşertmeli, onları erdemle ve hayat dersleriyle sulamalıyız. Büyüdüklerinde, yeterince gelişebilmeleri için onların önünü açmalıyız.
Pazartesi, 22 Mayıs 2023
İzmir Bornova'da 1955 yılında, Elazığlı Avcı Süleyman’dan olma, Manastır’lı Arnavut Güzeli Zeynep’ten doğmayım.
Seyit Mehmet Özkan’ın son yazılarından birinin başlığı : ÇOCUKLUĞU GÜZEL GEÇENİN YETİŞKİNLİĞİ DE GÜZEL GEÇER.. tam benim çocukluğum ile özdeşleşen bir başlık.
Babam, Bornova Zirai Mücade Araştırma Enstitüsünde Ayniyat Müdürü olarak görev yapıyordu. Bizde müdürlüğün bahçesindeki lojman binasında oturuyorduk. Yani Bornova’da, Levanten Ailelerin oturduğu mahallede. Benim 12 yaşına kadar mahalle ve komşu arkadaşlarımın tamamına yakını İngiliz, İtalyan ve Alman ailelerin çocuklarıydı.
İlk Okulu Kars İlkokulunda, orta ve liseyi Suphi Koyuncuoğlu Lisesi'nde okudum. Kendimin ve ailemin de halen inanamadığı şekilde liseyi ikincilik derecesi ile bitirmemdir. Kontenjandan puansız ve sınavsız, Ankara Dil Tarih Coğrafya Fransızca bölümünü tercih ettim.
Bir yıl Ankara’da okudum. Eve izinli geldiğim bir hafta sonu, Babam ava giderken “Sen bir daha ki gelişinde eşyalarını da topla gel. Ankara’da çocuk okutacak durumumuz yok, sen seneye İzmir’de bir üniversiteyi kazanırsın, ben sana inanıyorum, hem okursun hem çalışırsın, bize de yük olmazsın" dedi. Dediği gibi oldu. İzmir'e geri döndüm ve bir yıl sonra İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi, Muhasebe bölümünü kazandım.
1976 Yılında da Tunç Muhasebe Bürosu’nda da çalışma hayatıma başladım. Gündüz çalıştım, akşam da okudum. Muhasebe Bürosu’nun ilk mükelleflerinden biri Kenan Özkan – Özkan Haddecilik firmasıydı. Özkan Ailesi ile tanışmamız böyle gerçekleşti.
1988 Yılı Eylül ayında bir Cumartesi günü Büyük Usta Kenan Özkan ve Seyit Mehmet Özkan,
Ustam Ajlan Ertunç’tan: İstemeye geldiler beni. Ajlan Ustam yıllardır EL vermişti, o gün de YOL verdi bana: “Pazartesi Gününden itibaren, ÖZKAN Demir’de çalışacaksın“ dedi.
Özkan Ailesi'ne de bu şekilde katılmış oldum.
Özkan Ailesi’nde, 14 Yıl Muhasebe Müdürlüğü görevinden sonra, 2004 Yılından itibaren “Ailenin Kahya’sı", Şirketin de, İdari İşler Genel Müdür Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptım ve görevimi, 31.03.2021 yılına kadar, 32 Yıl sürdürerek emekli oldum.
İş kolu Demir Çelik Sanayi, Haddecilik ve de Profil üretimi olunca, işlerin zorluk katsayısı artıyor. Yani her günü 2 ile çarpmak gerek. Seyit Mehmet Özkan ile 32 yıllık çalışma hayatı geçirdim. Bilenler ne zor geçmiştir diyordur.
Ama birlikte çalışmamız hiç de zor geçmedi… Bizler çalıştıkça işimizden zevk almayı öğrendik. İşimizi, yaşamın olmazsa olmaz bir dönemi olarak gördük ve dolu, dopdolu yaşadık.
Fırça, sövgü, övgü, sevinç, üzüntü eğlence, spor… Her şeyi, işimizin bir parçası olarak gördük. Hiç gocunmadık, küsmedik, yorulmadık, egomuz olmadı. Hırslandık ve işimize odaklandık.
İşimizi ve Kişisel gelişimimiz için çok çalıştık.
Bizim “ ÇALIŞMA FELSEFEMİZİ “ yansıtan, işyerlerimizdeki bu fotoğraf :
Ve de bu yazıdır. “ BİZ, BİRLİKTE GÜÇLÜYÜZ ”
İşimi her zaman iyi yapmak için çalıştım. İşimi iyi yapmayı maaş karşılığı olarak değil, karakterimin bir yansıması olarak yaptım. İşimi ve çalışmayı, kişisel ve sosyal sorumluluk olarak gördüm.
Özkan Ailesi’ne katıldığımda bekardım. Bir yıl sonra evlendim. Çocuklarımız oldu, evimiz, arabamız oldu. Hepsinde Özkan Ailesi'nin büyük desteği vardır
Patronlarım ve Çalışma arkadaşlarım için çok şeyler yazmam gerek.
Ancak, kendilerinden yaşamı ile ilgili öğrendiğim çok değerli kişilikleri anmadan da geçemem.
Ajlan Ertunç … Aklı’mı, Zeka’mı ve Mantığı’mı nasıl kullanmam gerektiğini öğretti.
Nevzat Yorgancıoğlu … İlkeli ve ölçülerini bilerek yaşamayı öğretti.
Kenan Özkan… İmkansız diye bir kavram olmadığını öğretti.
Yener Abi… Olaylara çok geniş açı ile bakmamı öğretti.
Emin Tüfekçiler… Disiplinli ve istikrarlı iş hayatını, eğitimin yaşı olmadığını öğretti.
25 Yılımızı birlikte geçirdiğimiz Büyük Ustalar, iş hayatının istikrar abideleri.
Dursun Usta, Hasan Mergen, Hasan Akman, Metin Gülseren, Servet Usta, Tayyar Yener,
Yusuf Kavala, Necdet Aktuna.
İş yaşamımda çok değerli arkadaşlar, dostlar edindim. anılar biriktirdim.
Çocuklarıma, torunlarıma anlatacağım o kadar anı biriktirdim ki… En değerli hazinem onlar.
Yaşantımın içinde spor ve de futbol, ayrı bir yer tutuyor. Spor Kültürünü, çocukluğumun geçtiği, Levanten’ler den aldığıma inanıyorum. Sürekli ve düzenli olarak spor yaptım. Futbol, basketbol, yüzme, Sualtı dalış sporları, atıcılık ve kara avcılığı ( Babamın zoruyla da olsa) sporlarını yaptım.
Tabii ki futbol ağır bastı. 15 yaşında Lisanslı olarak, Ege Üniversitesi Amatör takımında ilk kez amatör lig maçına çıktım. İlk maçımda da sol bek olarak oynadım ve ilk golümü attım. 16 Yıl İzmir Amatör liginde: Ege Üniversitesi, Bornovaspor ve Yeşilova takımlarında futbol oynadım. Uzun yıllar futbol oynadığım, 1923 Yılında kurulmuş, Bornovaspor Kulübü'nün yönetimini, arkadaşlarım ile devir alarak, Türkiye’de ilk olarak, bir Amatör Futbol Kulübünü Anonim Şirket yaptık. Bornovaspor Futbol A.Ş.'nin 7 yıl Başkanlığını yaptım ve 2022 yılında kulübü genç yeğenlerime devrettim.
Özkan Demir Çelik’de çalıştığım sürede her salı akşamı, bazen kendi aramızda, bazen başka takımlar ile 10 yıl aşkın aksatmadan kapalı salonda vehHalı sahalarda maçlar yaptık. Turnuvalara katıldık. Salı akşamı 18.00-19.00 arası maça gitmek, işimizin bir parçasıydı ve de görevdi.
Çoşkulu, Hırslı ve Centilmence zevkle oynadığımız 10 yıllık bir süreç. 45 yaş üstü bir takım.
Yener Kalender kalede, Gökhan Olcayta ve ben geride, İsmail Sütçü ortada, Seyit Mehmet Özkan ve Halim Dizdar ileride. Kendi aramızdaki maçları saymayayım, başka takımlar ile yaptığımız Maçlar da yenildiğimizi hatırlamıyorum. Öyle bir uyumlu, çoşkulu ve zevk alarak oynuyorduk ki, yaş olarak bizden çok küçük yaşta olan takımlar dahi, bizle maç yapmak istiyorlardı. Unutulmaz anılar ile geçen bu dönemi ve çok değerli takım arkadaşlarıma: Sevgi ve selamlarımı gönderiyorum.
Bazı sporların hayati tehlikeleri var. Maalesef Sualtı Dalışı yaparken, 2002 yılı Eylül ayında 'vurgun" sonucu, omurilik felci oldum. Akut dönemde 6 ay hastanede yattım. 1,5 yıllık tekrar yaşama dönüş projesi, ki mimarı Seyit Mehmet Özkan'dır. Günde 14 saat çalışma ( Fizik tedavi – Havuz -Jimnastik salonu- Ev ) programı sonucunda, tek bir baston ile yürümeyi başardım. Bu dönemi, felç olmuş kişilere yol gösterici olacağına tam inancım ile inşallah uzunca yazmayı planlıyorum.
2004 yılından itibaren “ Yürüme Engelli “ olarak yaşamaya hızla devam ediyorum. Evli, iki kız babası ve bir kız torun dedesiyim.
Gençler, Evlatlar...
Sizlere; yaşadıklarımdan, gördüklerimden, duyduklarımdan derlediğim, yaşamda yanlışlar yapmamanız için birkaç öğüdüm var.
Sağlığınıza özen gösterin… Zihninizi güçlendirmek için bedeninizi de güçlendirin.
Muhakkak bir hobiniz olsun. Hobisi olmayan insan meyvesiz ağaç gibidir.
Eşinizi doğru seçin. Sevgi yoksa, O senin Eş'in değildir.
Çalışkanlığın Anahtarı Annelerdir. Yarışçı, meraklı ve akıllı anneler. Bir babanın çocuklarına verebileceği en büyük hediye annelerini sevmektir
Çocuklarımızın kalplerindeki sevgiyi yeşertmeli, onları erdemle ve hayat dersleriyle sulamalıyız. Büyüdüklerinde, yeterince gelişebilmeleri için onların önünü açmalıyız.
Sabır, ikinci akıldır. Aydın insan sabırlı insandır.
Her güne şükredin. Teşekkürü asla eksik etmeyin.
Dedikodu yapmayın. Ağzını, içini, evinizi kokutur.
Doğa bizim için var olmaz, bizim bir parçamızdır ve bizde onun parçasıyız. Doğayı ve hayvanları sevelim ve koruyalım.
Seyit Mehmet Özkan’ın son yazılarından birinin başlığı : ÇOCUKLUĞU GÜZEL GEÇENİN YETİŞKİNLİĞİ DE GÜZEL GEÇER.. tam benim çocukluğum ile özdeşleşen bir başlık.
Babam, Bornova Zirai Mücade Araştırma Enstitüsünde Ayniyat Müdürü olarak görev yapıyordu. Bizde müdürlüğün bahçesindeki lojman binasında oturuyorduk. Yani Bornova’da, Levanten Ailelerin oturduğu mahallede. Benim 12 yaşına kadar mahalle ve komşu arkadaşlarımın tamamına yakını İngiliz, İtalyan ve Alman ailelerin çocuklarıydı.
İlk Okulu Kars İlkokulunda, orta ve liseyi Suphi Koyuncuoğlu Lisesi'nde okudum. Kendimin ve ailemin de halen inanamadığı şekilde liseyi ikincilik derecesi ile bitirmemdir. Kontenjandan puansız ve sınavsız, Ankara Dil Tarih Coğrafya Fransızca bölümünü tercih ettim.
Bir yıl Ankara’da okudum. Eve izinli geldiğim bir hafta sonu, Babam ava giderken “Sen bir daha ki gelişinde eşyalarını da topla gel. Ankara’da çocuk okutacak durumumuz yok, sen seneye İzmir’de bir üniversiteyi kazanırsın, ben sana inanıyorum, hem okursun hem çalışırsın, bize de yük olmazsın" dedi. Dediği gibi oldu. İzmir'e geri döndüm ve bir yıl sonra İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi, Muhasebe bölümünü kazandım.
1976 Yılında da Tunç Muhasebe Bürosu’nda da çalışma hayatıma başladım. Gündüz çalıştım, akşam da okudum. Muhasebe Bürosu’nun ilk mükelleflerinden biri Kenan Özkan – Özkan Haddecilik firmasıydı. Özkan Ailesi ile tanışmamız böyle gerçekleşti.
1988 Yılı Eylül ayında bir Cumartesi günü Büyük Usta Kenan Özkan ve Seyit Mehmet Özkan,
Ustam Ajlan Ertunç’tan: İstemeye geldiler beni. Ajlan Ustam yıllardır EL vermişti, o gün de YOL verdi bana: “Pazartesi Gününden itibaren, ÖZKAN Demir’de çalışacaksın“ dedi.
Özkan Ailesi'ne de bu şekilde katılmış oldum.
Özkan Ailesi’nde, 14 Yıl Muhasebe Müdürlüğü görevinden sonra, 2004 Yılından itibaren “Ailenin Kahya’sı", Şirketin de, İdari İşler Genel Müdür Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptım ve görevimi, 31.03.2021 yılına kadar, 32 Yıl sürdürerek emekli oldum.
İş kolu Demir Çelik Sanayi, Haddecilik ve de Profil üretimi olunca, işlerin zorluk katsayısı artıyor. Yani her günü 2 ile çarpmak gerek. Seyit Mehmet Özkan ile 32 yıllık çalışma hayatı geçirdim. Bilenler ne zor geçmiştir diyordur.
Ama birlikte çalışmamız hiç de zor geçmedi… Bizler çalıştıkça işimizden zevk almayı öğrendik. İşimizi, yaşamın olmazsa olmaz bir dönemi olarak gördük ve dolu, dopdolu yaşadık.
Fırça, sövgü, övgü, sevinç, üzüntü eğlence, spor… Her şeyi, işimizin bir parçası olarak gördük. Hiç gocunmadık, küsmedik, yorulmadık, egomuz olmadı. Hırslandık ve işimize odaklandık.
İşimizi ve Kişisel gelişimimiz için çok çalıştık.
Bizim “ ÇALIŞMA FELSEFEMİZİ “ yansıtan, işyerlerimizdeki bu fotoğraf :
Ve de bu yazıdır. “ BİZ, BİRLİKTE GÜÇLÜYÜZ ”
İşimi her zaman iyi yapmak için çalıştım. İşimi iyi yapmayı maaş karşılığı olarak değil, karakterimin bir yansıması olarak yaptım. İşimi ve çalışmayı, kişisel ve sosyal sorumluluk olarak gördüm.
Özkan Ailesi’ne katıldığımda bekardım. Bir yıl sonra evlendim. Çocuklarımız oldu, evimiz, arabamız oldu. Hepsinde Özkan Ailesi'nin büyük desteği vardır
Patronlarım ve Çalışma arkadaşlarım için çok şeyler yazmam gerek.
Ancak, kendilerinden yaşamı ile ilgili öğrendiğim çok değerli kişilikleri anmadan da geçemem.
Ajlan Ertunç … Aklı’mı, Zeka’mı ve Mantığı’mı nasıl kullanmam gerektiğini öğretti.
Nevzat Yorgancıoğlu … İlkeli ve ölçülerini bilerek yaşamayı öğretti.
Kenan Özkan… İmkansız diye bir kavram olmadığını öğretti.
Yener Abi… Olaylara çok geniş açı ile bakmamı öğretti.
Emin Tüfekçiler… Disiplinli ve istikrarlı iş hayatını, eğitimin yaşı olmadığını öğretti.
25 Yılımızı birlikte geçirdiğimiz Büyük Ustalar, iş hayatının istikrar abideleri.
Dursun Usta, Hasan Mergen, Hasan Akman, Metin Gülseren, Servet Usta, Tayyar Yener,
Yusuf Kavala, Necdet Aktuna.
İş yaşamımda çok değerli arkadaşlar, dostlar edindim. anılar biriktirdim.
Çocuklarıma, torunlarıma anlatacağım o kadar anı biriktirdim ki… En değerli hazinem onlar.
Yaşantımın içinde spor ve de futbol, ayrı bir yer tutuyor. Spor Kültürünü, çocukluğumun geçtiği, Levanten’ler den aldığıma inanıyorum. Sürekli ve düzenli olarak spor yaptım. Futbol, basketbol, yüzme, Sualtı dalış sporları, atıcılık ve kara avcılığı ( Babamın zoruyla da olsa) sporlarını yaptım.
Tabii ki futbol ağır bastı. 15 yaşında Lisanslı olarak, Ege Üniversitesi Amatör takımında ilk kez amatör lig maçına çıktım. İlk maçımda da sol bek olarak oynadım ve ilk golümü attım. 16 Yıl İzmir Amatör liginde: Ege Üniversitesi, Bornovaspor ve Yeşilova takımlarında futbol oynadım. Uzun yıllar futbol oynadığım, 1923 Yılında kurulmuş, Bornovaspor Kulübü'nün yönetimini, arkadaşlarım ile devir alarak, Türkiye’de ilk olarak, bir Amatör Futbol Kulübünü Anonim Şirket yaptık. Bornovaspor Futbol A.Ş.'nin 7 yıl Başkanlığını yaptım ve 2022 yılında kulübü genç yeğenlerime devrettim.
Özkan Demir Çelik’de çalıştığım sürede her salı akşamı, bazen kendi aramızda, bazen başka takımlar ile 10 yıl aşkın aksatmadan kapalı salonda vehHalı sahalarda maçlar yaptık. Turnuvalara katıldık. Salı akşamı 18.00-19.00 arası maça gitmek, işimizin bir parçasıydı ve de görevdi.
Çoşkulu, Hırslı ve Centilmence zevkle oynadığımız 10 yıllık bir süreç. 45 yaş üstü bir takım.
Yener Kalender kalede, Gökhan Olcayta ve ben geride, İsmail Sütçü ortada, Seyit Mehmet Özkan ve Halim Dizdar ileride. Kendi aramızdaki maçları saymayayım, başka takımlar ile yaptığımız Maçlar da yenildiğimizi hatırlamıyorum. Öyle bir uyumlu, çoşkulu ve zevk alarak oynuyorduk ki, yaş olarak bizden çok küçük yaşta olan takımlar dahi, bizle maç yapmak istiyorlardı. Unutulmaz anılar ile geçen bu dönemi ve çok değerli takım arkadaşlarıma: Sevgi ve selamlarımı gönderiyorum.
Bazı sporların hayati tehlikeleri var. Maalesef Sualtı Dalışı yaparken, 2002 yılı Eylül ayında 'vurgun" sonucu, omurilik felci oldum. Akut dönemde 6 ay hastanede yattım. 1,5 yıllık tekrar yaşama dönüş projesi, ki mimarı Seyit Mehmet Özkan'dır. Günde 14 saat çalışma ( Fizik tedavi – Havuz -Jimnastik salonu- Ev ) programı sonucunda, tek bir baston ile yürümeyi başardım. Bu dönemi, felç olmuş kişilere yol gösterici olacağına tam inancım ile inşallah uzunca yazmayı planlıyorum.
2004 yılından itibaren “ Yürüme Engelli “ olarak yaşamaya hızla devam ediyorum. Evli, iki kız babası ve bir kız torun dedesiyim.
Gençler, Evlatlar...
Sizlere; yaşadıklarımdan, gördüklerimden, duyduklarımdan derlediğim, yaşamda yanlışlar yapmamanız için birkaç öğüdüm var.
Sağlığınıza özen gösterin… Zihninizi güçlendirmek için bedeninizi de güçlendirin.
Muhakkak bir hobiniz olsun. Hobisi olmayan insan meyvesiz ağaç gibidir.
Eşinizi doğru seçin. Sevgi yoksa, O senin Eş'in değildir.
Çalışkanlığın Anahtarı Annelerdir. Yarışçı, meraklı ve akıllı anneler. Bir babanın çocuklarına verebileceği en büyük hediye annelerini sevmektir
Çocuklarımızın kalplerindeki sevgiyi yeşertmeli, onları erdemle ve hayat dersleriyle sulamalıyız. Büyüdüklerinde, yeterince gelişebilmeleri için onların önünü açmalıyız.
Sabır, ikinci akıldır. Aydın insan sabırlı insandır.
Her güne şükredin. Teşekkürü asla eksik etmeyin.
Dedikodu yapmayın. Ağzını, içini, evinizi kokutur.
Doğa bizim için var olmaz, bizim bir parçamızdır ve bizde onun parçasıyız. Doğayı ve hayvanları sevelim ve koruyalım.