Değerli Dostlar,
Kıymetli Kamuoyu,
Ara sıra bazı bazı, oradan buradan çağırırlar, gel Altınordu’yu anlat derler, zamanımız elverdiğince gideriz, bu topraklarda her yere gideriz..
Urfa’ya da gittik, Denizli’ye de..
Geçtiğimiz Cumartesi günü için Boğaziçi İşletme ve Ekonomi Kulübü’nden davet aldık..
Genellikle üniversitelerin BESYO bölümlerinin, Belediyelerin ve Kulüplerin “Futbol Alt Yapısı” toplantılarına katılmaktayız..
İlk defa farklı bir meslek dalı bizi davet ediyor..
Ben de ODTÜ İşletme’79 mezunuyum.. Yakın gelecekte meslektaşım olacak gençlerle beraber olacağım..
Boğaziçi İEK Başkanı ve arkadaşları, pırıl pırıl gençler bizi karşılıyorlar, öğrencilerle birlikte birer çay içiyoruz..
Daha sonra Salon’a geçiyoruz. Ünlü Futbol Sunucusu dostumuz Okay Karacan moderatör.. Birlikte sahneye çıkıyoruz..
Görüyorum ki tüm sandalyeler dolu, “Merhaba Gençler” diyorum, karşılık güzel, salondaki enerjiyi beğeniyorum..
Salona biraz daha alıcı gözle bakınca, salonun yarısının “Kadın” izleyicilerden oluştuğunu farkediyorum..
Not : Yeni dilde cinsiyet ayrımında “Bay” ve “Bayan” değil, “Erkek” ve “Kadın” kullanılıyor.
“Futbol” ve “Kadın” ülkemizde pek yan yana gelmez, içimden hadi bakalım n’olacak, diyorum..
Bir yandan kendimi tanıtırken, diğer yandan salona göz gezdiriyorum, hiç kimse cep telefonuna bakmıyor, hayret ilk defa oluyor bana..
İzleyici öğrencilerin gözlerinin içine bakıyorum, kimse gözünü kaçırmıyor gözlerimden, bu da nadiren olur..
Bir espri yapıyorum, anında karşılık mükemmel.. Gülelim falan dememe gerek kalmıyor..
İçimden, “farklı” bir yerdeyim, ben de farklı bir şeyler anlatmalıyım, diyorum..
Ama “Futbol” basit bir oyun, karmaşık hiçbir şeyi yok, farklı ne anlatacağım ki..
Tamam, son 20 yılda futbol endüstri haline dönüşünce, eh biraz “akıl oyunları” devreye girmeye başladı, oralardan anlatırım, diyorum..
“Hayatımın Corner Point - Köşe Taşı Olayı”ndan bahsederek başlıyorum..
Herkesin hayatında bir “Köşe Taşı” olay olur, hazır olun ve bunu iyi kullanan olun, diyorum..
Sonra çok çalışmak ve çok tekrar ile ilgili olarak, 10.000 Saat Kuralı’ndan bahsediyorum..
Bu kuralın mucidi Malcolm Gladwell’in “Outliers – Sıra dışı İnsanlar” kitabını tavsiye ediyorum onlara..
Ama “Management – Yönetim” mesleğinin duayeni Peter Drucker’dan bahsetmeye zaman kalmıyor..
Yönetim disiplininin ana kuralı : “Ölçmediğiniz işi kontrol edemez, kontrol edemediğiniz bir işi yönetemezsiniz” demeyi unutuyorum..
Özetle;
1. “Gerçek” yaşayın, -mış gibi yaşamayın, diyorum..
2. Sevdiğiniz işi yapın, size pozitif enerji veren ortamlarda bulunun, diyorum..
3. Mutlaka bir hobiniz olsun, sizi dinginleştirecek bir meşgaleniz olsun, diyorum..
4. Tutkulu yaşayın, “Hayat”a tutunacağınız iyi bir nedeniniz olsun, diyorum..
Sözün özü;
Velhasıl, “Ot gibi yaşamayın!..” diyorum..
1 saat su gibi akıp gidiyor, dediğim gibi anlatamadıklarım çok şey kalıyor geride..
Ben ilk defa bu kadar “Canlı” bir toplulukla, yüksek enerjiye ulaşıyorum..
Bu, bir şeyler kapmak için gözlerimin içine bakan gençlere kendimi borçlu hissediyorum..
Pazar sabahı kalkıyorum, aklımda “Gençler” var..
- “Gerçek” nedir?..
- Bize dayatılan değil, “Gerçek Hayat” nedir?..
2 tane “Ek” hazırlıyorum bu “Canlı Gençler”e;
1. “Aile Kuralları” : Hayat Hocam “Babam” ile 1980-1985 yılları arasında, “yaşayarak” belirlediğimiz “Aile Kuralları”.. İlk defa kamuoyu ile paylaşıyorum..
5 ve 6 no.lu maddelerden ikmale kalmış olsak da, diğer maddelerde “çok iyi” olduğumuz için, ortalamadan yırtıyoruz:)..
Aile İlkeleri - Amaç Onurlu Bir Yaşam (Dosyayı üzerine tıklayıp indirebilirsiniz)
2. “Ne idik, Ne olduk, Ne olacağız?..” : Fiziki Yaşım 63..
20 yaşımdan itibaren, 40 yıldır normal insanoğluna kıyasla “duble” yaşıyorum, yarısı eklense, Mental Yaşım : 63+20=83 olur..
“Hayatım”dan damıttıklarımdan kalan “ÖZ” bu..
Ne idik, Ne olduk, Ne Olacağız. (Dosyayı üzerine tıklayıp indirebilirsiniz)
- Bu Toprakların Çocukları’na,
- Bu Toprakların Gençleri’ne ve
- Bu Toprakların Çocuklarına ve Gençlerine imkan sağlamakta olan bütün “Yetişkinler”e SELAM OLSUN..
Seyit Mehmet ÖZKAN
Altınordu Arması Yediemini