Hasan YÜKSEL
AFO Çevre İlçeler Koordinatörü
YAZARLAR
Seyit Mehmet ÖZKAN
EMEĞE SAYGI!
12.12.2024
Hasan YÜKSEL
GEGİÇ USTA
2.12.2024
Kenan AKSEKİ
AZMİN ZAFERİ
25.04.2024
C.Sezai ÖNCÜ
BİRLİKTE GÜÇLÜYÜZ
22.05.2023
Ümit ÖZIŞIK
SÖNMEYEN MEŞALE
8.05.2023
Cüneyt YİS
GİDECEĞİNİZ YÖNÜ BİLMEK HIZDAN DAHA ÖNEMLİDİR!
1.05.2023
Nuran ÖZEŞER
ÇOCUKLARIMIZIN FUTBOL TEMEL EĞİTİMİ
24.04.2023
Bülent KAYITKEN
"KONTROL VE PAS"IN KISA HİKAYESİ
17.04.2023
Rıfat Osman AŞÇILAR
BİRLİKTEN GÜÇ DOĞAR
10.04.2023
Fevzi KUVVETLİ
ÖZEN YOKSA ÖDÜL DE YOKTUR…
3.04.2023
U12 İZMİR CUP İZLENİMLERİM
Biz çocuk futbolunda ve gençlik geliştirmede Avrupa’nın en yenisiyiz.
Pazartesi, 15 Mayıs 2023
Değerli Altınordu Ailesi Merhaba,
1957 İzmir doğumluyum. Ege Üniversitesi BESYO Futbol İhtisas Dalı mezunuyum. Dokuz Eylül Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalında yüksek lisans yaptım. Bu süreç içerişinde 10 yıl İzmir’in değişik ilçe takımlarında futbol oynadım. Daha sonra Ege Üniversitesi Beden Eğitimi Bölümünde öğretim görevlisi, TFF Antrenörlük kurslarında öğretim görevlisi, TÜFAD İzmir Yönetim Kurulu üyeliği görevlerim oldu. UEFA Pro Lisans sahibiyim. Kırk yıllık meslek hayatımın yarısı 1. Lig, 2. Lig, 3. Lig takımlarında teknik direktör olarak, diğer yarısı da Futbol Akademilerinde, Altyapılarda Gençlik Geliştirme ve Çocuk Futbolu alanında geçti.
Uzun yıllardır Seyit Mehmet Özkan ile birlikteyiz. Mehmet Bey’in kurucu Başkanı olduğu Türkiye’nin ilk futbol akademisi olan Bucagenç Futbol Akademisi’nde 2006-2008 yılları arasında beraber çalıştık. 2021 yılından itibaren de Altınordumuzda AFO Çevre İlçeler Koordinatörü olarak görev yapmaktayım. Altınordu’nun misyonuna, vizyonuna inandığım ve çocuklara sevgi ve saygı duyduğum için buradayım.
Nisan ayında kulübümüz, U12 yaş grubunda Avrupa’nın en büyük futbol organizasyonu U12 İzmir Cup’ı Selçuk İsmet Orhunbilge Tesisleri’nde gerçekleştirdi. Türkiye'de böylesine UEFA Şampiyonlar Ligi seviyesinde olan uluslararası bir organizasyonu gerçekleştirmek bir hayal gibidir. Bu hayali gerçekleştirdiğiniz için tüm insanlık adına Seyit Mehmet Özkan’a teşekkür ederim.
Turnuvayı tek kelime ile özetlersek; muhteşemdi. Gelecekte ülkelerinin milli takımlarında, dünyanın en büyük kulüplerinde oynayabilecek oyuncuları daha küçücük yaşlarda izleme şansına sahip olduk.
Turnuvayı izlerken gördüklerimden, etkilendiklerimden küçük küçük notlar aldım. Bu notları paylaşmak istiyorum.
1. Birçok takımda Afrika kökenli oyuncular vardı. Özellikle İngiltere, Fransa, Portekiz, İspanya takımlarında daha fazlaydı. Örnek vermek gerekirse Chelsea FC ilk 8 ‘de 6 Afrika kökenli oyuncu ile oynadı.
2. Bayern München FC çok ilgimi çekti. Takımda hiç Afrika kökenli oyuncu yoktu. Yedek kadrosunda sadece bir Afrika kökenli oyuncu vardı, fakat o da hiç oyuna girmedi. Turnuvanın en iyi futbol oynayan takımıydı ve şampiyon oldu.
3. Irksal yapının, erken yaşta spor yapmanın, yeterli ve dengeli beslenmenin etkisinden olacak ki oyuncuların büyük çoğunluğu fizikli ve uzun boylu idi. Bu fizikli, uzun boylu çocukları görünce ülkemizin yetersiz beslenen çocukları aklıma geldi, çok üzüldüm. Şükür ki Altınordu Futbol Akademimizde yaş gruplarına göre sporcu beslenme programı uygulanıyor. Fakat Altınordu‘ya gelmeden önceki beslenme... 13 yaşa kadar olan dönem... bu açığı gelecekte kapatmak çok zor oluyor. Beslenme konusunda ülkemizde bir seferberlik ilan edilmelidir. Devletin, yerel yönetimlerin öncülüğünde yararlanılabilecek her türlü olanakları harekete geçirmeliyiz.
4. Fiziki olarak bize benzeyen takımlarda vardı. Porto, Atletic Bilbao gibi. Eee ne de olsa Akdeniz ırkındanız. Boyumuz birazcık kısa olabilir.
5. Her takımda küçük yapılı fakat doğal yetenekli oyuncularda vardı. Turnuvanın en değerli oyuncusu da Köln FC takımında (10) numaralı formayı giyen Luca Canizzaro oldu. Küçük yapılı olmasına rağmen doğal yeteniyle diğer oyunculardan daha ön plana çıktı. Bire bir mücadelelerde kendisinden fizikli oyunculardan daha başarılı oldu. Özetlemek gerekirse "Yetenek fiziği yendi."
6. Turnuvada bir çok doğal yetenekli oyuncular vardı. İzlediğim maçlar içerisinden; tek tek isimler vermek istemiyorum. Ancak bu oyuncuların tamamı ajandamızda mevcut ve hemen hepsi organizasyonu izleyen aileler ve futbolseverlerden de tam not alan oyuncular.
Büyük bir ihtimalle bu çocukları 5-6 yıl sonra A takımlarında izleyeceğiz.
7. Aşırı fizikli oyuncularda vardı. Hamburger SV'de 26 numaralı oyuncu, Schalke 04 FC 'de 9 ve 11 numaralı oyuncular gibi.
8. Takımların kalelerinde Afrika kökenli kaleci yoktu. Bunu spor bilimcileri olarak bizler kaleci antrenörleri ile istişare ederek nedenini araştırabiliriz.
9. Oyuncular sahaya iyi futbol oynamaya çıkmışlardı. Rakiplerine ve hakeme itiraz etmeden centilmenlik havası içerisinde oynadılar.
10. Turnuvada şampiyon olamasalar da iyi oynayan takımlar da vardı. NK Olimpija Lubjlana, Crvena Zvezda, Club Brugge gibi. Bu takımlar orta Avrupa futbolunu iyi bir şekilde temsil ettiler.
11. Turnuvanın en renkli takımı Güney Afrika’nın Galaxy TS takımı oldu. Forma tasarımı, renklerindeki parlaklık ve canlılık bana Afrika güzel kuş görsellerini hatırlattı. Şapka ve atkıları ile yaptıkları dansları çok hoştu.
12. Büyük takımlarda baskın oyun anlayışı vardı. Bayern München, Chelsea, Ajax takımları aynı A takımlarındaki gibi oyunda dominant olmak istediler. Özgüvenleri vardı, A takım oyun felsefelerini küçük yaş gruplarındaki takımlarında da gördük.
13. Takımların çoğu 3'lü savunma ile oynadılar.
14. Takımlarda yaşlı ve genç antrenörler birlikte görev yaptılar. Harmanlaştırılmış, usta çırak düzeni vardı.
15. Takımların çoğu maçlardan sonra geri bildirim yaptılar. (Her antrenman sonrası bile yapılmalıdır.) Tecrübeli teknik direktörler anlattı, yanındaki genç antrenörler ve oyuncular onları dikkatlice dinledi.
16. Bizi çok ilgilendiren bu paragrafı en sona bıraktım.
Fırsat buldukça geçmiş turnuvalarımızı izleme şansına sahip olmuştum. Aradan geçen sürede Altınordu U12 takımımızın bu seviyelerde Avrupa'da birçok takımla arayı kapattığını gördüm.
İlerliyoruz.
Biz çocuk futbolunda ve gençlik geliştirmede Avrupa’nın en yenisiyiz.
Zamana ihtiyacımız var. Bu zaman içerisinde mutlaka değerlendirmeler, istişareler yapılarak en doğru yolda yürümeliyiz.
Dünya çocuklarına bu güzellikleri yaşatan turnuvada emekleri geçen herkese çok teşekkür eder, saygı ve sevgilerimi sunarım.
1957 İzmir doğumluyum. Ege Üniversitesi BESYO Futbol İhtisas Dalı mezunuyum. Dokuz Eylül Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalında yüksek lisans yaptım. Bu süreç içerişinde 10 yıl İzmir’in değişik ilçe takımlarında futbol oynadım. Daha sonra Ege Üniversitesi Beden Eğitimi Bölümünde öğretim görevlisi, TFF Antrenörlük kurslarında öğretim görevlisi, TÜFAD İzmir Yönetim Kurulu üyeliği görevlerim oldu. UEFA Pro Lisans sahibiyim. Kırk yıllık meslek hayatımın yarısı 1. Lig, 2. Lig, 3. Lig takımlarında teknik direktör olarak, diğer yarısı da Futbol Akademilerinde, Altyapılarda Gençlik Geliştirme ve Çocuk Futbolu alanında geçti.
Uzun yıllardır Seyit Mehmet Özkan ile birlikteyiz. Mehmet Bey’in kurucu Başkanı olduğu Türkiye’nin ilk futbol akademisi olan Bucagenç Futbol Akademisi’nde 2006-2008 yılları arasında beraber çalıştık. 2021 yılından itibaren de Altınordumuzda AFO Çevre İlçeler Koordinatörü olarak görev yapmaktayım. Altınordu’nun misyonuna, vizyonuna inandığım ve çocuklara sevgi ve saygı duyduğum için buradayım.
Nisan ayında kulübümüz, U12 yaş grubunda Avrupa’nın en büyük futbol organizasyonu U12 İzmir Cup’ı Selçuk İsmet Orhunbilge Tesisleri’nde gerçekleştirdi. Türkiye'de böylesine UEFA Şampiyonlar Ligi seviyesinde olan uluslararası bir organizasyonu gerçekleştirmek bir hayal gibidir. Bu hayali gerçekleştirdiğiniz için tüm insanlık adına Seyit Mehmet Özkan’a teşekkür ederim.
Turnuvayı tek kelime ile özetlersek; muhteşemdi. Gelecekte ülkelerinin milli takımlarında, dünyanın en büyük kulüplerinde oynayabilecek oyuncuları daha küçücük yaşlarda izleme şansına sahip olduk.
Turnuvayı izlerken gördüklerimden, etkilendiklerimden küçük küçük notlar aldım. Bu notları paylaşmak istiyorum.
1. Birçok takımda Afrika kökenli oyuncular vardı. Özellikle İngiltere, Fransa, Portekiz, İspanya takımlarında daha fazlaydı. Örnek vermek gerekirse Chelsea FC ilk 8 ‘de 6 Afrika kökenli oyuncu ile oynadı.
2. Bayern München FC çok ilgimi çekti. Takımda hiç Afrika kökenli oyuncu yoktu. Yedek kadrosunda sadece bir Afrika kökenli oyuncu vardı, fakat o da hiç oyuna girmedi. Turnuvanın en iyi futbol oynayan takımıydı ve şampiyon oldu.
3. Irksal yapının, erken yaşta spor yapmanın, yeterli ve dengeli beslenmenin etkisinden olacak ki oyuncuların büyük çoğunluğu fizikli ve uzun boylu idi. Bu fizikli, uzun boylu çocukları görünce ülkemizin yetersiz beslenen çocukları aklıma geldi, çok üzüldüm. Şükür ki Altınordu Futbol Akademimizde yaş gruplarına göre sporcu beslenme programı uygulanıyor. Fakat Altınordu‘ya gelmeden önceki beslenme... 13 yaşa kadar olan dönem... bu açığı gelecekte kapatmak çok zor oluyor. Beslenme konusunda ülkemizde bir seferberlik ilan edilmelidir. Devletin, yerel yönetimlerin öncülüğünde yararlanılabilecek her türlü olanakları harekete geçirmeliyiz.
4. Fiziki olarak bize benzeyen takımlarda vardı. Porto, Atletic Bilbao gibi. Eee ne de olsa Akdeniz ırkındanız. Boyumuz birazcık kısa olabilir.
5. Her takımda küçük yapılı fakat doğal yetenekli oyuncularda vardı. Turnuvanın en değerli oyuncusu da Köln FC takımında (10) numaralı formayı giyen Luca Canizzaro oldu. Küçük yapılı olmasına rağmen doğal yeteniyle diğer oyunculardan daha ön plana çıktı. Bire bir mücadelelerde kendisinden fizikli oyunculardan daha başarılı oldu. Özetlemek gerekirse "Yetenek fiziği yendi."
6. Turnuvada bir çok doğal yetenekli oyuncular vardı. İzlediğim maçlar içerisinden; tek tek isimler vermek istemiyorum. Ancak bu oyuncuların tamamı ajandamızda mevcut ve hemen hepsi organizasyonu izleyen aileler ve futbolseverlerden de tam not alan oyuncular.
Büyük bir ihtimalle bu çocukları 5-6 yıl sonra A takımlarında izleyeceğiz.
7. Aşırı fizikli oyuncularda vardı. Hamburger SV'de 26 numaralı oyuncu, Schalke 04 FC 'de 9 ve 11 numaralı oyuncular gibi.
8. Takımların kalelerinde Afrika kökenli kaleci yoktu. Bunu spor bilimcileri olarak bizler kaleci antrenörleri ile istişare ederek nedenini araştırabiliriz.
9. Oyuncular sahaya iyi futbol oynamaya çıkmışlardı. Rakiplerine ve hakeme itiraz etmeden centilmenlik havası içerisinde oynadılar.
10. Turnuvada şampiyon olamasalar da iyi oynayan takımlar da vardı. NK Olimpija Lubjlana, Crvena Zvezda, Club Brugge gibi. Bu takımlar orta Avrupa futbolunu iyi bir şekilde temsil ettiler.
11. Turnuvanın en renkli takımı Güney Afrika’nın Galaxy TS takımı oldu. Forma tasarımı, renklerindeki parlaklık ve canlılık bana Afrika güzel kuş görsellerini hatırlattı. Şapka ve atkıları ile yaptıkları dansları çok hoştu.
12. Büyük takımlarda baskın oyun anlayışı vardı. Bayern München, Chelsea, Ajax takımları aynı A takımlarındaki gibi oyunda dominant olmak istediler. Özgüvenleri vardı, A takım oyun felsefelerini küçük yaş gruplarındaki takımlarında da gördük.
13. Takımların çoğu 3'lü savunma ile oynadılar.
14. Takımlarda yaşlı ve genç antrenörler birlikte görev yaptılar. Harmanlaştırılmış, usta çırak düzeni vardı.
15. Takımların çoğu maçlardan sonra geri bildirim yaptılar. (Her antrenman sonrası bile yapılmalıdır.) Tecrübeli teknik direktörler anlattı, yanındaki genç antrenörler ve oyuncular onları dikkatlice dinledi.
16. Bizi çok ilgilendiren bu paragrafı en sona bıraktım.
Fırsat buldukça geçmiş turnuvalarımızı izleme şansına sahip olmuştum. Aradan geçen sürede Altınordu U12 takımımızın bu seviyelerde Avrupa'da birçok takımla arayı kapattığını gördüm.
İlerliyoruz.
Biz çocuk futbolunda ve gençlik geliştirmede Avrupa’nın en yenisiyiz.
Zamana ihtiyacımız var. Bu zaman içerisinde mutlaka değerlendirmeler, istişareler yapılarak en doğru yolda yürümeliyiz.
Dünya çocuklarına bu güzellikleri yaşatan turnuvada emekleri geçen herkese çok teşekkür eder, saygı ve sevgilerimi sunarım.